"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, önce onurlarını, sonra özgürlüklerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar." Mustafa Kemal Atatürk

13 Şubat 2022 Pazar

Doğdular Yaşadılar ve Öldüler

Bir zamanlar doğuda çok akıllı ve bilgili bir hükümdar varmış. Bu hükümdar, yeryüzünde yaşayan insanlara ilişkin her şeyi bilmek istiyormuş.

Vezirlerini yanına çağırmış ve:

- Bana dünyadaki tüm ulusların tarihini yazın, geçmişte ve şimdi nasıl yaşadıklarını, hangi savaşlara katıldıklarını ve çeşitli ülkelerde gelişmiş iş ve sanat kollarını anlatın! diye buyurmuş. Ve onlara beş yıl süre tanımış.

Vezirler önünde saygıyla eğilmişler.

Sonra krallıktaki akıllı adamların en akıllılarını bir araya toplamışlar ve hükümdarlarının dileğini iletmişler. Beş yıl sonra vezirler sarayda tekrar toplanmışlar.

- Büyük hükümdarım, dileğiniz yerine getirildi! Dışarıya bakarsanız isteğinizin karşılandığını görürsünüz… demişler.

Hükümdar hayretle gözlerini açmış. Sarayın önünde sonu ufukta kaybolan bir deve kervanı duruyormuş. Her devenin sırtında iki dev heybe ve her heybenin içinde de, marokenle güzelce kaplanmış on büyük cilt varmış.

- Bu nedir? diye sormuş hükümdar.

- Bu dünya tarihidir, diye yanıtlamış vezirler.

- Buyruğunuz üstüne bilge kişiler beş yıl durmadan çalıştılar!

- Benimle alay mı ediyorsunuz? diye kükremiş kral.

- Ömrüm bunların onda birini bile okumaya yetmez! Söyleyin kısa bir tarih yazsınlar. Ama tüm önemli olayları içersin. Ve onlara bir yıl daha süre vermiş.

Bir yıl geçmiş ve yine kervan sarayın önünde durmuş. Bu kez yalnızca on deve boyundaymış ve her devenin sırtında iki heybe, bunların içinde de on cilt kitap varmış.

Kral çok öfkelenmiş.

- Bugüne kadar tüm ulusların yaşadığı yalnızca en önemli olayları yazmalarını söyleyin onlara. Ne kadar süre isterler?

Akıllı adamların en akıllısı öne çıkmış ve:

- Yarın efendim. İsteğinize yarın kavuşacaksınız, demiş.

- Yarın? diye yinelemiş hükümdar şaşkınlıkla.

- Çok iyi. Ama beni aldatıyorsanız başınızı yitireceksiniz!

Sonunda mavi gökyüzünde güneş yükselmiş, uyku çiçekleri tüm büyüleyicilikleriyle açmışlar ve hükümdar bilge kişiyi yanına çağırtmış.

Yaşlı bilge elinde ufacık bir tahta kutuyla içeri girmiş.

- Ey ulu hükümdarım, tüm insanlık tarihinde yaşanmış en önemli olayları burada bulacaksınız, demiş kısık bir sesle.

Kral kutuyu açmış. Kadife bir yastık üstünde küçük bir parça parşömen duruyormuş. Ve orada tek bir cümle yazılıymış:

- Doğdular, yaşadılar ve öldüler.

9 Ocak 2019 Çarşamba

Eski Bir Tapınak Yazıtı

Gürültü patırtının ortasında sessizce, sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur var.
Sakın bunu unutma.
Herkesle dost olmaya çalış. Ama kimseye teslim olma...  İçten ol, kısa, açık ve net konuş...  Başkalarına da kulak ver... Çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız yaptığın plânların değil... Başardıklarının da tadını çıkar...  İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın...
Olduğun gibi görün... Ve göründüğün gibi ol...
Hayatta kaybedebilirsin...  Kaybetmeyi ahlaksızca bir kazanca tercih et.  Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.  Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Unutma: Evreni yargılamak imkânsızdır.  Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol...  Sabırlı, sevecen ol... Erdemini yitirme...
Önünde sonunda sahip olduğun tek servet yine kendinsin.  Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır.

Kaynak: Xsentos M.Ö. 9. Yüzyıl

12 Temmuz 2013 Cuma

Köpekbalıkları İnsan Olsaydı

-Köpekbalıkları!... Köpekbalıkları insan olsaydı, küçük balıklara daha iyi davranırlar mıydı?
-Tabii! Köpek balıkları insan olsaydı, küçük balıklar için denizin dibinde sağlam sandıklar yaptırır, sandıkların içine her çeşit yiyecek koyar, her türlü sağlık önlemini alırdı. Çünkü sağlıklı ve besili balıkların eti daha lezzetli olur. Büyük sandıklar içinde okullar da bulunurdu elbette. Küçük balıklar bu okullarda köpek balıklarının boğazından nasıl geçeceklerini öğrenirlerdi. Kuşkusuz en önemli sorunlardan biri, küçük balıkların ahlak açısından eğitilmeleri olurdu. Küçük bir balığın kendini isteyerek feda etmesinin en büyük, en yüce erdem olduğu öğretilirdi bu okullarda. Köpek balıkları insan olsaydı, bir dinleri de olurdu. Bu din, küçük balıkların ancak köpek balıklarının karnında gerçek hayata kavuşacaklarını öğretirdi.
 
Bertolt Brecht'den.